DETAYLI BİLGİ
Gülhane Parkı adını, eskiden burada gülbeşeker yapan imalathanelerin yeri olmasından ötürü almıştır. Osmanlı Devleti döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak kullanılmış olan Gülhane Parkı, çok büyük bir alanı kapsamaktadır. Yaklaşık olarak 100.000 m2’lik bir alan bugün hala korunmaktadır. Tarihi yapısından ötürü araştırmalar sonucunda içinde bir sarnıç olduğu tesbit edilmiştir. Bu sarnıç, İstanbul Arkeoloji müzesinin kuzey-batısında Gülhane Parkı içerisindeki Sarayburnuna giden yolun üzerinde olduğu tesbit edilmiştir. 18x12 m. ölçülerinde dikdörtgen bir plana sahip olan sarnıç, buradaki ağaçların ve kurulmuş olan tesislerin suyunu temin etttiği düşünülmektedir. Parkın Sarayburnu Kapısı ve İstanbul Kapısı olmak üzere iki giriş kapısı bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet döneminin sefa ve dinlenme parkı olan hasbahçe, ilk yerleşim alanı olarak bilinmektedir. Uzun zaman Türk stilini koruduktan sonra klasik stil denenmiştir. 1912 yılından itibaren Topuzlu Cemil Paşa taradından halka açık bir parka dönüştürme çalışmaları başlamıştır. Tarihi ve coğrafi konumu itibatiriyle Cumhuriyet döneminde de önemini korumuş olan park, İstanbul’un en önemli dinlenme ve rekreasyon yerlerinden biri olmuştur.
Parkın Önemi
Tarihsel süreçte pek çok olayın geçtiği parkta, Sultan Abdülmecit Gülhane Hatt-ı Şerifi olarak bilinen Islahat Fermanı’nı burada okutturmuştur. Ayrıca parkın içerisinde önemli kişilerin heykeli yer almaktadır. Alemdar Caddesi tarafından girildiğinde yolun hemen sağ tarafında Cemil Topuzlunun büstü yer alırken, Sarayburnu kısmında ise Atatürk’ün heykeli yerleştirilmiştir. Ayrıca boğaza doğru inen yokuşun sağında Roma Devletinden kalan Gotlar Sütunu burada saklanmaktadır.
Özellikleri
Parkın tarihi geçmişi göz önünde bulundurulduğunda buradaki bitkilerin zaman içerisinde büyük değişimlere uğradığını söyleyebiliriz. Fatih Sultan Mehmet hasbahçe olarak kullandığı bu parka çok sayıda zeytin ağaçları dikmiştir. Bu dönemden sonra bazı egzotik zeytin çeşitlerininde dikildiği, bir bölümünün tarla olarak kullanıldığı ve sebzeler ekildiği bilinmektedir. Parkın isminin geldiği gülbeşeker imalatı için gereken gül desteğinin de yine bu parktan sağlandığı düşünülmektedir.
Bugüne bakıldığında ise büyük bir değişime maruz kalmıştır. Ağaç çeşitleri ve canlı türleri bakımından oldukça zengin bir yapıdadır. 90’ın üzerinde çeşitlilik gösteren bu ağaç türlerinden bazıları şunlardır; At Kestanesi, Karavemiş, Gülibrişim, Kelebek Çalısı, Defne, Şeftali, Kiraz, Ahin Çanı, Şimşir, Papaz Külahı, Acuba, Alaca Taflan, Porsuk, Kartopu, Japon Ayvası, Yalancı Akasya, Çınar, Hanımeli, Abelya, Zakkum, Kırmızı Yapraklı Erik, Sedir, Dişbudak, Ladin, Çin Mabed Ağacı, Erguvan, Lavantini, Kokar Ağaç, Dut, Manolya, İspir, Ihlamur, Mor Salkım.
Hayvanat Bahçesi
Park tarihi, bitkileri ve ağaç zenginliğinin yanı sıra kurulmuş olan hayvanat bahçesi ile de dikkat çekmektedir. 1994 yılından itibaren bahçede bulunan hayvanlardan bazıları şunlardır; Deve, Leopar, Yaban Keçisi, Geyik, Sansar, Kamerun Koyunu, Porsuk, Kızıl Maymun, Ayı, Tilki, Sırtlan, Yaban Domuzu, Tavşan, Sincap, Ceylan, At, Aslan, Akbaba, Leylek, Atmaca sayılabilir.