DETAYLI BİLGİ

Avrupa ile Bizans mimarisinin birleşimi ola bu yapı, kendine özgü olarak inşa edilmiştir ve bu özgünlük en fazla duvar ile pencere tasarımlarında göze çarpmaktadır. Saray için üzücü bir gelişme olan hayvanat bahçesine dönüştürülmesi, sarayın yıpranmasında da en büyük faktördür. Daha sonra ise cam ve seramik atölyesi olarak kullanılmıştır ve cumhuriyetten sonra restore edilerek gezilip görülecek tarihi mekanlar arasına dahil edilmiştir. Bugün Topkapı Sarayı’nda sergilenen dünyanın en ünlü elması Kaşıkçı Elması, bu sarayın çöplüğünde bulunarak Topkapı’ya getirilmiştir.

Sarayın hangi dönemde, kimler tarafından inşa edildiği konusunda net bir bilgi mevcut değildir. Kimi söylentilere göre ek saray olarak yapılmıştır, kimi söylentilere göre de bitişindeki sarayda yaşayan hizmetkarların ikameti için yapılmıştır. İstanbul’un fethi ile Türklerin eline geçmiş, ancak cumhuriyet dönemine kadar metruk olarak kalmıştır. 17. Yüzyılda hayvanat bahçesine dönüştüğü, daha sonra da imalathane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzde Tekfur Sarayı ile ilgili kesin bilgilere ulaşmak amacıyla arkeolojik kazılar devam etmektedir. Sarayın tarihi kaynaklardaki ismi Blakhernai’dir. Önünde küçük bir avlu yer almaktadır ve bu avlu taş, tuğla sıraları ile renkli cephelerle dekore edilmiştir. Günümüze kadar sadece pavyonu ulaşabilmiştir ve bu pavyonun girişinde dört büyük kemer bulunmaktadır. Bu kemerler ise avluya açılmaktadır. Pencerelerinin üstleri süs kemerleri ile sıralanmıştır.

16.yüzyılda Piri Reis tarafından çizilen İstanbul resminde yer alan saray, üstünü örten çatısı ve bitişikteki surları ile resmedilmiştir ki saraya ait en kesin ve eski tarihi belge de budur. Ancak bir asır sonrasına ait belgelerde sarayın çatısının olmadığı, fil ahırı olarak kullanıldığı ve bazı bölümlerinin harabeye döndüğünü anlatan bazı belgeler mevcuttur. Sarayın hayvanat bahçesi olarak kullanıldığına da bu belgeler işaret etmektedir. Daha sonra ise cam ve çimi atölyesinde dönüştürüldüğüne dair belgeler yer almaktadır ki o dönemde burada imal edilen çinilerin çok meşhur olduğu ve kendi adıyla anılan çinilerin Türk sanatında ayrı bir yeri olduğu da bilgiler arasında yer almaktadır. Öyle ki bir çok caminin inşaatında 17. Yüzyıl boyunca Tekfur Sarayı içinde açılan çini atölyelerinde üretilen çiniler kullanılmıştır. Daha sonra cam atölyesi olarak faaliyetini devam ettirmiştir ve mekanın tarihe en büyük katkısı ise Kaşıkçı Elması’nı Topkapı Sarayı’na kazandırması olmuştur.

İstanbul’un Edirne kapı ve Haliç arasında kalan kara surlarına bitişiktir ve buraya ulaşmak için Edirnekapı’ya gitmek yeterli olmaktadır. Yapıya ait bir bodrum bulunmaktadır ve bu bodrum kat kemerli olarak yapılmıştır. Bu kemerler aracılığı ile bodrum kat avluya asılı tutunmaktadır. Cephe mimarisi son derece zengin olup, süslemeleri tuğlalarla yapılmıştır ve ayet gösterişli bir yapıdır. Pencerelerdeki sıra tuğlalar arasında renkli ve beyaz tuğlaların sıralanması ile muazzam bir renk cümbüşü elde edilmiştir. 1950 sonrasında tamir ve tadilat gören yapı Bizans döneminden zamanımıza kadar ulaşan tek örnektir. Yapıyı gezebilmek için Ayasofya Müzesi’nin izni gerekmektedir.

Saray Hakkında Ek Bilgiler: 

Tekfur Sarayı Ziyaret Gün ve Saatleri

Ayasofya Müzesi izni ile giriş yapılmaktadır ve giriş ücreti 2 TL. dir.

Tekfur Sarayı Nerede, Nasıl Gidilir?

Nasıl gidilir?: Edirnekapı yönünden otobüsle Balta Hastanesine ulaşılır ve buradaki duraktan mekana gidilebilmektedir. Ayrıca Ayvansaray’a metrobüsle geçerek Edirnekapı durağından da gidilmektedir.

GALERİ

YORUMLAR

0.00
0 yorum
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.